Şantaj Suçu Nedir?

ŞANTAJ SUÇU – TCK MADDE 107
Şantaj suçu; Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenmiştir.

16.10.2021
Şantaj Suçu Nedir?

Şantaj

ARA REKLAM ALANI


Madde 107- (1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur. Şantaj; tehdit suçunun özel bir görünüş biçimidir. Şantaj suçunda kişi; hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından ya da yapmayacağından bahisle mağduru belli bir şekilde hareket etmeye zorlamaktadır. Her ne kadar Türk Ceza Kanunu madde 107/1 fıkrasında zorlamadan söz edilmiş ise de, şantajda mağdurun fiziksel bütünlüğüne herhangi bir müdahale bulunmamaktadır. Bu yönüyle tehdit suçuna benzerlik gösterir. Fakat tehdit suçunda; ileride gerçekleştirileceği bildirilen bir haksız saldırı ile korkutma söz konusuyken şantaj suçunda zor durumda bulunan mağdurun bu durumu tehdit konusu yapılarak ondan çıkar sağlamakta ya da mağduru belli bir davranışa zorlamaktadır.


Bu suçta korunan hukuksal yarar; kişinin karar verme ve aldığı bu karar doğrultusunda hareket etme özgürlüğüdür. Şantaj içeren davranışların; kişilerin özgürlüğünü etkilemeye objektif olarak elverişli olması gerekir.
Suçun faili olabilecek kişiler; herkestir. Bununla birlikte; Türk Ceza Kanunu madde 107’de düzenlendiği üzere şantaj; bir konuda hak ve yükümlülüğe sahip olan kişi tarafından işlenebilir.
Suçun mağduru olabilecek kişiler bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Tehdit suçunda olduğu gibi burada da mağdurun kendisine yönelik kötülüğü anlayabilecek ve algılayabilecek durumda olması gerekir. Her ne kadar Türk Ceza Kanunu’nun 107. maddesinde mağdurun yakınlarının da zarar görebilecek kişiler arasında yer alabileceği yönünde bir ifade yer almamaktaysa da, Türk Ceza Kanunu’nda suçun öngörülen işlenişi bakımından haksız çıkar sağlamaya zorlanan kişi ile failin yapacağı veya yapmayacağı şeyden etkilenecek ya da zarar görecek kişinin aynı olması aranmaz.
Şantaj suçunun oluşabilmesi için; mağdurun zorlanması yeterlidir. Bu zorlama karşısında mağdurun istenilen şeyi yapması suçun oluşması için gerekli değildir. Buradaki zorlama; maddi nitelikteki bir zorlama sayılmaz.

Şantaj suçunun maddi unsuru; “bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlamaktır. Şantaj suçu; maddi unsuru oluşturan davranış açısından tehdit suçundan ayrılmaktadır. Şantajda; bir hakkın kullanılmasının veya yükümlülüğün yerine getirilmesinin, başkasını belirli bir davranışta bulunmaya ya da haksız yarar sağlamaya zorlamak amacıyla kötüye kullanılması söz konusudur. Mağdur bir hakkın kullanılmasının ya da bir yükümlülüğe uygun davranılmasının kendisi açısından ortaya çıkaracağı olumsuz sonuçlardan kaçınmak için failin iradesine boyun eğmekte ve özgür iradesi ile yapamayacağı bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır.
Şantaj suçunun manevi unsuru; failin yarar sağlamak özel kastıyla hareket etmiş olmasıdır. Amaç olmaksızın mağdurun şeref ve saygınlığına yönelik zarar tehdidinde bulunulmuşsa; oluşan suç şantaj değil, tehdittir. Failin yarar sağlamak amacıyla hareket etmiş olması, bu suçun oluşması için yeterlidir. Ayrıca yararın sağlanmış olup olmaması, suçun oluşması açısından önemli değildir.

Yukarıda özetle bahsetmeye çalıştığım suç tipi ile hiçbir zaman ne fail ne de mağdur olarak karşılaşmamanızı diliyor, bu suç tipini görgü tanığı olarak görmeniz/duymanız halinde vatandaşlık görevi olarak mutlaka kolluk kuvvetlerine ihbar etmeniz gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle.

AV. AYLİN ESRA EREN

REKLAM ALANI
YAZAR BİLGİSİ
Avukat Aylin Esra Eren, lise eğitimini Şişli Terakki Lisesi’nde tamamladıktan sonra, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 2011 yılında, Erasmus Intensive Summer Programme kapsamında Salzburg Üniversitesi’nde Avrupa Özel Hukuku konusunda eğitim aldı. 2012 yılında, 19th Annual Willem C. Vis Moot on International Commercial Arbitration kapsamında Viyana’da Uluslararası Ticari Tahkim Hukuku konusunda çalışmalara katıldı. İstanbul Üniversitesi AUZEF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde eğitimine devam etmektedir. Avukatlık ruhsatını 2013 yılında almış olup, bir süre Türkiye’nin önde gelen bankalarında hukuki danışmanlık departmanında hukuk müşaviri olarak görev yapmıştır. Aylin Esra Eren, Eren & Gonce Hukuk Danışmanlık Bürosu’nun kurucu ortağı olup, farklı hukuk bürolarında hukukun birçok alanında çalışma fırsatı bulmuştur. Çok iyi derecede İngilizce, iyi derecede Almanca bilmektedir. Uzmanlık alanları; Hukuki Danışmanlık, Ticaret Hukuku, Uluslararası Ticaret Hukuku, Sözleşmeler Hukuku, Şirketler Hukuku, Aile Hukuku ve Ceza Hukuku’nun yanında hukuk davalarıdır. Hukuk davalarına ilişkin tanıma ve tenfiz davalarında esas olmak üzere hukukun birçok alanında yerli ve yabancı müvekkillerine hukuki konularda çözüm odaklı hizmet vermektedir. Arabuluculuk ve uzlaştırmacılık eğitimlerini tamamlamış olmakla birlikte aynı zamanda, noterlik belgesi de bulunmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.