Avukat Serra Taşköprü ile Hayatın Gerçekliğine ve Merak Edilenlere Değindik!

14.02.2024

AVUKAT SERRA TAŞKÖPRÜ İLE HAYATIN GERÇEKLİĞİNE VE MERAK EDİLENLERE DEĞİNDİK!

ARA REKLAM ALANI

SOSYAL MEDYA VE GÜNLÜK HAYATTA YAPILAN LİNÇLER HAKKINDA NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Serra Taşköprü: Ben, bir tür sosyal deney açısından da oluşturmuş olduğum Antisistemik Akım @antisistemikakim sayfamda paylaşımların aşırı aykırı oluşundan ki bu dünyayı kasıp kavuran ve ablukaya alan kapitalist sistem karşıtı biri olarak rahatsız edip çoğunluğu uyandırmak adına belli bir mantık dâhilinde yapmakla son derece linçe maruz kaldım. Bana eşlik eden sevgilim de bu linçten nasibini almaktadır. Yeni yani çıkacak kitabım “Beni LİNÇ eder misiniz?” için de gelen yorumları değerlendirerek veri topluyorum. Gerek sosyolojik gerek psikolojik olarak maalesef toplum olamadığımız bir topluluktan ibaret olduğumuz gerçeği ile de bu süreçte yüzleşiyorum. Linç etmek hele de klavye “delikanlılığı” yaparak kolayca insanın psikolojisini bozacak hatta intihara sürüklenmesine neden olacak kadar sosyal medyadaki linçin ağır sonuçları olabilmektedir. Topluluk özellikle de çoğunluk sağlayan yani nicelde üstün gelenler azınlığa karşı linç girişiminden kendini alıkoyamamıştır tüm insanlık tarihi boyunca. Akran zorbalığının olduğu okullarda ve sıralarından öteye gidemediğimiz gerçeği de bariz bir şekilde kendini göstermektedir. Biz doğadan, gerçekten korkar ve onu tü ka ka yaparak damgalayıp dalgamızı geçeriz. Bu da linçten başka bir şey değildir. Terörden farkı olmayan bu linç kavramı belki fiziksel olarak öldürmez ancak dolaylı olarak az önce belirttiğim gibi ölüme sürükleyebilir.

ORGAN BAĞIŞI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR?

Serra Taşköprü: Ben, organ ve dokularımın tamamını bağışlamış biri olarak bunu dile getirmemdeki sebebi şöyle açıklamak isterim ki örnek olmak istiyorsak eğer bir konuda ve teşvik veya azmettirme sözkonusu olacaksa o zaman kendimizin de aynı ya da benzer bir şekilde hareket etmemizi sağlamış olmamız gerekir. İşte bu yüzden kendimi ve bağışlarımı açıkça, apaçık bir şekilde ortaya koyuyorum. Bugün hiç ölmeyecek gibi yaşayan insanlar olarak ölümü bir nebze yaşamak ve yaşatmak için düşünmeye herkesi davet ediyorum. Maalesef ki belki de iyi ki öleceğiz. Ölümüzün bir cana ya da canlara işlev veya hayat olması neden istenmez? İnanç ne olursa olsun, hangi din olursa olsun linç gibi mecazen ya da gerçekten öldürmek yerine organ ve doku ile beden bağışı yaparak yaşatmak neden hedefimiz olmasın?

SIKLIKLA DUYDUĞUMUZ VE GÖRDÜĞÜMÜZ YAŞANAN YASAK AŞKLAR NEDEN?

Serra Taşköprü: Şunu belirtmek isterim ki aşkta, aşk kavramından yasak olmaz. Belki ilişki yasağından bahsedebiliriz ve bunun üzerine tartışabiliriz ancak kimsenin tekelinde ve iradesinde olmayan bir duygu için, bu kavram için yasak tanımlaması hiç de adil ve insani olmayacaktır. Hoşlantı, beğeni vs. gibi kavramlar sık olsa da aşk kavramı nadiren görülmektedir. Sırf “yanlış” kişiye âşık oldu diye birini infaz etmek ve bunu yaparken linç etmek tamamen kıskançlık ötesi hasetliktir, insanlık suçudur. Aşkın ne ayıbı olur ne yanlışı ne medeni hali olur ne yaşı vs…

Örneğin insanlar âşık olmadığı biriyle evlendiğinde kalbi ve zihni “boş” olduğundan başkalarına aşık olma riski de beraberinde gelir bu kişilerin. Bu verdiğim örnek birçok kişiyi kızdıracak olsa da üzerinde düşünüldüğünde hakikati gösteren bir durum olduğu ortaya çıkacaktır. Ne olursa olsun aşk şart bir duygudur, geçici olup olmadığı ise bağımlılık olup olmadığına göre değişir. Kendisine bağımlılık geliştirenler için geçici, bağlılık geliştirenler içinse kalıcı olacaktır. Birey olan çiftlerin aşkı kalıcı olabilecekken birbirine bağımlı çiftlerinki ise geçici olacaktır.

SIKLIKLA DUYDUĞUNUZ BOŞANMA NEDENLERİ NELERDİR?

Serra Taşköprü: Genel sebep ve özel sebeplerle boşanma davaları açılmaktadır. Genel olarak dosyalara yansıyan çekişmeli boşanma davaları ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel sebebine dayanmaktadır. Özel sebepleri kanıtlamak sorun teşkil ettiği için ve insanların kendilerince ayıp, günah, suç, yanlış, hata, yasak saydığı ve de utanç nedeni olan durumların ön plana çıkmaması için özel sebeplere nadiren dayanılmaktadır.

BOŞANMALAR NEDEN KOLAYLAŞTIRILMADILIDIR?

Serra Taşköprü: Ne demişler: İnsan, anlaşmalı olarak boşanabileceği olgun olan yani bir birey ile evlilik yapmalıdır. Neden mi? Çünkü ayrılığı kabul edip sorun yaratmak yerine çözüm üretecek vasıfta biri varsa karşımızda o zaman biz bu kişiyle zaten boşanmaya gereksinim duymayız. Oldu da boşanma düşünülürse biliriz ki problem çıkmayacaktır. Boşanmaların uzaması birleştirici değil daha çok zarar vericidir. Bir taraf için kalpte ve zihinde bitmiş bir evlilik karşı tarafı aldatmasına ya da “zina” yapmasına neden olacaktır. Uzun süren davalar ki tazminat, nafaka gibi yan etkenler neticesinde aile kavramını alaşağı edecektir. Olumsuz olan her şey ortaya dökülecek, iftira ve çarpıtmalar baş gösterecektir. Aileyi koruyalım derken toplum da aile de ciddi zararlar görecektir.

GÜZEL BİR EVLİLİK İÇİN ÖNERİLERİNİZ NELERDİR?

Serra Taşköprü: Bir kere karşılıklı aşk olmazsa olmaz bir koşuldur ve kaybetme korkusu. Boşanmalar kolaylaşacak olsa kaybetme korkusu var olacak ya da artacak ve böylelikle çiftler birbirlerine tapulu malmışcasına bakmayacaktır ve de kendilerine çekidüzen verip birbirlerini sadece madden değil manen de besleyeceklerdir. Sağlıklı iletişim saygıdan geçmektedir ve çiftlerin ortak paydada ya da birbirlerinde buluşmalarını sağlamaya yönelik çözüm odaklı düşünce, his ve davranışları ile evlilik yuva olabilecektir çünkü her evlilik yuva değildir.

SİZCE BAĞIMLILIK VE BAĞLILIK ARASINDAKİ FARK NEDİR?

Serra Taşköprü: Bağımlılık ve bağlılık sesteş gibi gözükse de yazımı benzerlik gösterse de apayrı hatta zıt kavramlardır. Bağımlılık, hastalıklı bağlanmadır. Bağlılık ise kişinin kendisini ve karşısındakini birey olarak görüp ona özel alan da tanıyarak ona destek ve sadık olma halidir. Birinde toksiklik diğerinde gerçek yani koşulsuz sevgi ilişkinin dinamiğidir.

İLİŞKİLERDE BÜYÜK BİR SORUN HALİNE GELEN KISKANÇLIK HAKKINDA NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ VE NASIL BİR YOL İZLENEBİLİR?

Serra Taşköprü: Seven kıskanabilir evet belki ancak bu kıskançlık yönetilemeyecek derecede ise ya da kişi bu tür bir kıskançlığı normalize ederse alın size her türlü şiddet eylemi ya da eylemsizliği. Kıskanılmak isteyenler de bir süre sonra istediklerinin bu olmadığını fark edecek ve uzaklaşmaya veya kaçmaya çabalayacaklardır. Ait olma ve sahip olma halleri yüzünden kıskançlık tehlikeli hale gelebilmektedir. Evet, doğal bir duygudur ancak çözüme odaklı ve kişisel gelişim amaçlı olmalıdır. Kıskanan kıskançlık duygusu dışında öfke de acı da hisseder. Bu hafif ölçüde olunca itici güç olabilse de bu genelde bermuda şeytan üçgeni olur ki her türlü şiddet suçu işlenebilmektedir. Buradaki iticilik ise karşısındakini itme yönünde vuku bulacaktır. Elbette istisnalar vardır ancak genel geçer tespitlerim bu şekildedir.

BİR KİŞİYE VEYA NESNEYE DUYULAN SAHİPLİK HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

Serra Taşköprü: Sahip, köle ister. Daimi hizmet bekler. Kul köle olunması şarttır. Birine bağımlı olduğunuzda artık siz köle o da sizin sahibinizdir mecazi anlamda. Birey değil bir şahıs olarak sokma akılla, azmettirilerek hareket edersiniz. Mal, mülk gibi cansız varlıklara duyulan benzer hatta kimi zaman aynı ruh ve zihin hali kişilerde baş göstermektedir. Herkes ve her şey geçicidir. Düşünsel, duygusal olarak ve hak, hukuk kuralları çerçevesinde sınır ihlali yapmadan özgür olamayan bir kişi asla ve asla kendini ve hayallerini gerçekleştiremeyecektir. Farkındalığa bir an önce varılmalıdır. Özüne saygı ve sevgi duymalıdır ve değer vermelidir.